2007 Yılında yaptığımız bir etkinlikte, Çine Madran Dağları’nda bulunan Gerga antik kentinden bir daha buralara ayak basamayız diye Çine barajının suları altında kalan arazilerde yürümüştük. Barajın suları altında kalacak olan İncekemer köyünde vatandaşlarla sohbet edip, kazanlarda kaynattıkları aşurelerden yemiştik.Apollon’la Marsyas’ın söylencesinin geçtiği muhteşem doğal peyzajıyla Çine çayının üzerine kurulmuş tarihi İncekemer köprüsünden son geçenlerden olmuştuk.
Silindirle Sıkıştırılmış Beton (SSB) yöntemi ile inşa edilen ve yükseklik yönünden Türkiye’nin ve Avrupa’nın 1′inci, dünyanın ise 5′inci büyük barajı olma özelliğine sahip Çine Barajı bittikten sonra sular havzada dolmaya başlamıştı. Önce tarihi İncekemer köprüsü daha sonra da İncekemer köyü sular altında kaldı.
İklim değişikliği nedeniyle meydana gelen kuraklık, yağmursuz geçen aylar sonucunda barajdaki su seviyesi neredeyse yok denecek kadar iyice azaldı.
Sular çekilince Çine Çayının Yatağan bölümünden başlamak üzere, Çine’ye bağlı Söğütçük köyü yakınlarına kadar su seviyesinin 70-80 m. çekildiği görüldü.
Sular altındaki Kocaköprü meydana çıktı hatta altından geçilebilir seviyeye geldi.
Barajın Kuzey doğu bölümünde yıllardır sular altında bulunan İncekemer köyünün evleri meydana çıktı. Aşureleri yediğimiz evi bulduk ve birçok hikayenin geçtiği ancak yaşamın kalmadığı evleri dolaştık.
Yöredeki vatandaşlar su seviyesinin en fazla düştüğü yıl olduğunu, önümüzdeki yılların da bu şekilde geçmesinin felaket olacağını söylediler.
Azalan yağışlar kuraklığın sürekliliğini daha da artıracaktır. Bunun olumsuz etkileri bu yıl içinde yürünebilecek seviyeye gelen Büyük Menderes Nehri’nde yaşandı. Tarımla uğraşanlar çok etkilendi, biyolojik çeşitlilik zarar gördü.
Su havzalarının yeterli korunamaması, göllerin kurumaya başlaması su sorunlarını gelecek yıllarda daha da artıracaktır.
Çine Çayı Büyük Menderes Nehri’ni besleyen en önemli akarsuların başında gelmektedir.
Tarımın ve canlı yaşamının olumsuz etkilerden korunabilmesi için, suyu doğru ve kirletmeden kullanmak zorundayız.
İlgili kurumlar gerekli önlemleri almalı ve doğru stratejiler uygulamalıdır.
Su hayattır, su yoksa yaşam da yoktur.
EKODOSD/KUŞADASI