Bilimsel adı Helichrysum heywoodianum olan Aydın Ölmez Çiçeği, 1960’LI yıllarda, İngiliz botanikçi Davis tarafından Priene antik kentinin üstlerinde Samson Dağları’nın zirvesinde tespit edilerek bilim dünyasına tanıtılmıştır.Halk arasında Kadimaltınotu olarak da bilinen Aydın Ölmez Çiçeği bölgemizin endemik türlerinden biri olup, IUCN kriterlerine göre, (CR) kritik düzeyde tehlike altındadır.Davis’in tarif ettiği Samson Dağları’ndaki lokalitesi bulunamamış olsa da Kuşadası’na bağlı Kirazlı’nın yükseltilerinde 11 adedi tespit edilmiştir.
Her yıl düzenli olarak izlenen bitkinin bulunduğu bölgede ne yazık ki rüzgar enerji türbinleri kurulmuştur.
RES projelerinde yolların ve rüzgar türbinlerinin kurulacağı alanlar geniş bir şekilde açılmakta ve bitki ve ağaçlar tamamen yok edilmektedir.
Kirazlı Dağları’nda bulunan Aydın Ölmez Çiçeklerinin, proje için açılan yolun güneyinde 3 kuzeyinde 8 adedinin varlığı tespit edilmişti. Dar alanda yayılış gösteren bitkinin büyük bir bölümünün, açılan yollar ve rüzgar türbinlerinin yerleştirildiği alanların tahribata uğraması nedeniyle yok olduğunu tahmin etmekteyiz.
Geçen yıl yaptığımız izlemelerden kalan 11 adet bitkiden 3’ünün sağlam olarak kaldığını, birinin kurumuş olduğunu, diğerlerinin de yok olduğunu gördük.
Başka bir yayılış alanı bulunmadığı takdirde parmakla sayılacak azınlıkta kalan bu endemik türün vahim durumda olduğu görülüyor.
Endemik bitki diğer Ölmez Çiçeklerle karıştırılmaktadır. Diğerleri genellikle denize yakın kıyı kesiminde yetişmekte, endemik tür ise yaklaşık 800-900 m. Yükseltilerde görülmektedir. Bitkide ki her sapın ucunda 10-13 minik çiçekten oluşan kümeler ve diğerlerinde bulunmayan odunlaşmış gövdeden yükselmektedir.
İngiliz botanikçi Davis ‘in 1960 yılında Aydın Ölmez Çiçeklerini bularak tarif ettiği bölgede de günümüzde 16 adet rüzgar türbini kurulmuştur. Eğer bitki bu bölgede bulunamazsa muhtemelen yapılan RES projesiyle yok olmuş olabilir.
Özellikle RES projelerinin yapıldığı alanlarda endemik türlerin çıkma olasılığı yüksektir. Ancak bu tür projelerde genelde ekonomik kazanımlar öncelik taşıdığından, proje alanının ekolojik yapısına fazla dikkat edilmemektedir.
Milli Park başta olmak üzere Kuşadası ve çevresi, biyolojik çeşitlilik açısından çok zengin kaynaklara sahip olup, keşfedilmeyi bekleyen nice bitkilerin olduğunu tahmin ediyoruz. Bu tür projeler endemik türlerin bulunduğu doğal alanlara değil uygun alanlara yapılmalıdır.
EKODOSD/KUŞADASI